Atilla Tulgar
Soğuk bir gecenin sabahının sıcak olması ihtimali vardır hani,
Rodosta kopan bir fırtınada üşüttüm diyen biri vardır Hindistanda,
Finlandiya buzullarından kopan buzul parçasının sürüklendiği Sina çölü mesela,
Ya da hiç düşündün mü?
Yunus Emre okuyan bir hitlerin varlığını.
Öyle işte…
Adıyamanda yakılan bir tütünün Konya ovası üzerinden yaktığı boğazım ;
Konuşmaya mecal vermiyor.
Ama anlatayım bir kez de sana,
Kulağını aç 7 kıtaya iyi dinle beni..
Altay dağlarından aradı, kardeşim Beyazıt,
Bitmeyen kitabını bitirmiş sonunda.
Haftaya Nepalde imza günü varmış,
sonra ver elini Somali dedi.
Sordum derin uykusunda
Bahset biraz, ne anlatır bu kitap Beyazıt?
Soğuk dedi,
Okuyanı sarıp sarmalamayan,
Soğuk ve anlamsız bir aşk hikayesi!
Nasıl dedim?
Kim okur böyle bir saçmalığı?
-Kim okurdan önce,
Ben böyle yazmak istemedim-dedi
“O” öyle yazdı,
Sonra zaten izlandaya taşındı.
Sonra düştü aklıma benim,
İzlanda da bi James vardı bizim
Boksör James!
Hiç unutmam, bir yumrukla pisa kulesini eğmişti,
Sonrası malum,
İtalya ve İzlanda hala gergin..
Neyse James ‘e soralım dedim.
“Görürse” diye devam edecekken,
Olmaz! dedi
Haftaya Arjantinde bir kalp daha kıracakmış
Nerden biliyorsun dedim?
Mustafa Kemalin postası söyledi dedi.
Şaşırmadım ondan ;
Mustafa Paşa çok sever Beyazıtı.
Kurtuluş savaşına doğrudan etkisi var Beyazıtın, bakmayın öyle,
Kemal paşanın en umutsuz gecelerinde ışık aradığı kadehlerini kim tazeliyordu sanıyorsunuz.
Pek tabii kardeşim Beyazıt!
Kardeşim dediğime de bakmayın
Ana bir baba bir değiliz biz.
Beyazıt çirkin bir kere
Şeyler gibi
Şeyler,
Allah affetsin,
Filipinliler.
Konu fazla dallandı budaklandı amazon ormanları gibi
Bizde fazla yaşlandık Zekai’nin şiirleri gibi..
Velhasıl kelam haftaya Nepaldeyiz dostlar
Beyazıt yüreğine atılan imzayı imzalayacak!
Çıkışta da belki germende otururuz Hitler, Kemal Paşa, Beyazıt, ben.
Gelmez ya,
Gelirse
Bir de onlar..